Bıcır bıcır , vızır vızır , hışır hışır , şupur şupur sesler yükselmeli her bir yerden ben içeri girdikten sonra... Eşyalar bile konuşmalı. Benim heyecanla girdiğim odada ( ofis , kanki buluşmaları , iş toplantıları , sevgiliyle kafede buluşma , her neyse işte ..) " van minut " bir sessizlikle başbaşa kalırsam , içimde kocaman ( ebat değişebilir ) bembeyaz bir kağıt ortadan ikiye yırtılıyor , bir aslan parçası sessizliğin ortasından koşarak geçiyor , bir öğrenci tırnaklarını karatahtaya ( kaldı mı ki ) sürtüyor.
Gülerken bile içinden konuşuyorsan , gözlerinle duygularını ifade edemiyorsan , konuşman sadece 2 dudağın kasılıp gevşemesiyse , mutluluğu çok uzaklarda , şuan bulunduğun odanın dışında arıyorsun demektir.
Ben bu yazıyı pazartesiye enerji vermek için yazarken , " avatar "ım Amalfi sahillerindeki bu evde sakin sakin kitap okuyor...
bir kez sessizlik bozuldu mu hiç bir şey aynı kalmayacak.
YanıtlaSil