23 Kasım 2010 Salı

POİNTE SHOES

Küçücük bir minnoşken herkesin bir tek hayali vardır. Farkedildiğinde bu isteklerin ve eğer gerçekleştirmek için yalnız değilsen , işte o zaman anlam kazanır hayalindeki şeyler herneyse...
Ben bir gün yazar olmak istedim , büyük büyük defterlere romanlar yazmaya başladım , bir gün ressam olmak istedim boyaları elime yüzüme bulaştırdım , bir gün dansçı olmak istedim , etrafımda bulduğum kim varsa , konukomşuya kareogrefilerimi hazırlayıp sundum.Veee sonunda gerçek olmuştu. Hazırlanan tütüyü belime geçirdim , pisi pisi lerimi ayağıma taktım ve sahne! O günden sonra ben bir balerin olmalıydım. Bugün hala , kimse izlemediği için geceleri yayınlanan , bale gösterilerini izliyorum. Acıyla yüzleşme! Eğer İstanbul ' a yolları düşerde , bale topluluklarının gösterilerini seyretme fırsatım olursa , içimdeki çocuk bir mutlu oluyor ki ; yaşasınnn!

  25 - 28 Kasım arasında İtalya'dan  LA SCALA tiyatrosu bale topluluğunun " hoş "gelmesiyle eski defterler açıldı , gündeme cuk diye oturdu. Yazmaya mecalim yokken ( itiraf ) yazasım geldi. Ben de geçmeden pc nin başına oturdum.
Kareograf Roland Petit 12 yaşındaki kızının hayalinin peşinden gitti. Küçük Valentine ' in isteği her çocuk gibi sıradışıydı. Çok sevdiği plağı babasına uzatıp , Pink Floyd ' un parçaları üzerine bale kareografisi yazmasını istedi. 1960 'larda doğan bu hayalin , 1972 ' de Pink Floyd'un canlı performansıyla prömiyeri yapıldı. 2009 yılından itibaren de Teatro Alla Scala ile yollarına devam ediyorlar.
Teatro Alla Scala , 1778 ' de Milano ' da kurulan , dünyanın en eski ve prestijli bale topluluğu. Gösteride 90 dakika boyunca Pink Floyd ' un gençliğimize damgasını vurmuş 13 şarkısı performans edilecek. Money , Run Like Hell , Hey You , Nobody Home , Eugene , Echoes , One Of These Days , When You'r İn , The Great Big İn The Sky , Obscured By Clouds , Careful With That Axe , İs There Anybody Out There? , The Wall.
Ayrıca her set ve kostümler yine başka bir italyanın , Tod's un elinden çıkıyor. Bu muhteşem ortaklıktan doğan bir haber ise , birlikte bir filme imza atacak olmaları. Yönetmen Mathias Zentner yönetimindeki filmde , dans eşliğinde Tod's ayakkabılarının yaratılış yolculuğu anlatılıyor.

Miniminiyken insanoğlunun hayal dünyası geniş oluyor ve o yıllarda elinden tutup yanında yürüyen tek bir kişi varsa kendini büyüyünce şanslı hissediyorsun. Ve bazen hayalini kitlelerle paylaşarak , insanları peşinden sürüklüyorsun.
Bugün , benim kendime has dans figürlerim dışında , bir performansa imza atmışlığım yok. Ama o yıllardan kanıt olarak sakladığım birkaç fotoğraf var. Gerçekle yüzleşip , Pink Floyd ' u dinleme zamanı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder